Bu takım hep problemleri vardı bu sene. Ama en azından savunma konusunda gönlümüz rahattı. En azından gol yemiyoruz diyip, 1 gol atıp üstüne yatabilme şansımız oluyordu.
Bugün bu ezberi de bozduk. Üstelik birbirinden kötü hatalarla.
Maçın ilk sadece 15 dakikasını seyreden birinin Eskişehir'in bu maçı aldığına inanması zor olurdu herhalde. İlk 16-17 dakikası tamamen Trabzonspor'un paslaşmalarıyla geçen bir oyun vardı sahada. Bu paslaşmaların pozisyon yaratmaktan uzak, sadece rakibi tartan paslar olması, Trabzon'un bir türlü pozisyon yaratmak için Janko'nun yanına birini sokmaması, Eskişehir'in de yavaş yavaş çıkmasına ve oyunu istediği gibi oynamasına sebep oldu.
Eskişehir'in oyunu ve taktiğini iyi analiz eden her takımın Trabzonspor'u çok sıkıntıya sokacabileceğini düşünüyorum. Gördük ki, kendi sahanızda oyunu kabul edip, sahaya iyi yayılıp, fiziksel olarak tatlı sert müdahalelerde bulunup, hızlı ve basit paslarla atağa kalkarsanız, yetenekli bir kaç oyuncunuz da varsa işiniz pek zor değil Trabzonspor karşısında.
Eskişehir'in ilk 16-17 dakikadaki geriye çekilip, kapanması beni, " Maçın başında neden bu kadar geride ve mahkum oynamayı kabul ediyorlar ki" diye düşündürmüştü. Bu oyunun, daha sonrasında Trabzonspor'lu futbolcuların cesaretlenerek, ileriye çıkmalarına ve rakibi zayıf görüp mücadele konusunda biraz daha gevşek davranmasına neden olduğunu gördüm. Belki de plan buydu.
Öyle ya, ilk 15 dakikayı %67 topla oynama yüzdesi ile geçti Trabzon. Ortasaha oyuncuları iyice ileriye doğru çıkmaya, ortasahadaki savunma görevlerini ihmal etmeye başladılar. Bu ihmaller sonucunda da, 20. dakika itibari ile Eskişehir, etkili ataklar geliştirmeye başladı. 26. dakikadaki atakta, geliyorum diyen gol geldi. Henüz şaşkınlık atlatılmadan, 29. dakikada 2. gol gelince maç bitti. Bu golden sonra Trabzonspor'un maçı çevirme şansı, zaten yoktu.
Trabzonspor'un galip gelebilmesi için gol yememesi gerekiyordu. Ancak Eskişehir, rakibini üstüne çekip, ortasahanın ortasında iyi baskı yapıp, kaptığı topları da iyi değerlendirdi. Özellikle sağda Serkan'ın geriye dönüşlerinde sıkıntı olunca, çok adamla hücum eden Eskişehir'in işi kolaylaştı.
Sadece Serkan değil, ortasaha savunma görevini hiç yerine getirmedi bugün. Zokora'nın eksikliğinin bu kadar hissedileceğini düşünmemiştim. Colman'ın yanlış pas tercihleri, atağa çıkarken top kayıpları, Adrian ve Soner'in etkisiz oyunuyla beraber, savunmada hiç olmamaları bugün gol yemeden sahadan ayrılmalarını imkansız kılan faktörlerdi.
İki takım arasındaki en büyük fark ise, pas trafiğiydi. Maç sonunda topun daha çok Trabzonspor'da olduğu görünse de, topu etkili kullanan taraf Eskişehirspor'du. Basit, hızlı ve dikine toplarla, direk olarak hedef gitmeye çalıştılar ve atakların çoğunda da başarılı oldular.
Trabzonspor ise, Olcan, Halil ve Adrian'ın zorlayarak adam geçmeye veya önü kapalıyken şut çekmeye çalışmalarıyla pozisyon bulmaya çalıştı. İlk yarıda Halil'in sağ kanattan nereye attığına pek de bakmadan yaptığı 2 sert orta dışında, pozisyon bulmak için pek fazla bir çabası da yoktu. Maç sonucuna bakınca Trabzonspor'un bu nasıl kaçar dediğimiz bir pozisyonu yoktu. İstatistiklerde de kaleyi bulan şut sayısı ise sadece 1.
Trabzonspor son iki maçta Janko'ya uygun oynamaya çalışmıştı. Bu maçta da tek forvet olarak Janko vardı sahada. Ama forvette Janko'nun olduğunu unuttular herhalde. İlk yarıda sadece yerini bulmayan 3 orta vardı. Tek forvetli bir oyunda ortasahadan yeterince yardım alamayıp, üzerine bir de Diego ve Servet gibi hava toplarına hakim iki stoperle başbaşa kalınca, Janko da son derece etkisiz kaldı.
Pozisyon bulamayan, sahaya iyi dağılamayan, ortasahada savunma yapmayan, geride adam paylaşamayan bir takımla galip gelmek hayal olurdu. Olurdu da, Servet'in iki kişiyi çalımlayıp, Bamba'nın belini kırıp attığı gol olmayaydı daha iyiydi. Kariyerinin golünü attı Servet. Yanlış hatırlamıyorsam, Galatasaray ile oynarken de buna benzer bir golü vardı, yine Trabzon'a. Üçüncüsü olmaz umarım.
Trabzonspor'un elle tutulur bir yanı olmamasına karşın, Eskişehir'in hakkını da teslim etmek gerekiyor. Sahada çok iyi yerleştiler. Fiziksel olarak mücadeleleri üst seviyedeydi. İyi ve basit oynayıp, paslaşıp, topu boş alanlara çok iyi taşıdılar. Basit ve güzel oynadılar. Bu oyunlarının karşılığını aldılar. Ersun Yanal'ın Trabzon'dan gitmesini yanlış bulan biri olarak, hocamı tebrik ediyorum.