Sevgili Alex,
Deliler gibi oynadığım Championship Manager'ın hangi senesiydi hatırlamıyorum. Sen Parma'daydın ve çok gençtin o zamanlar. Yönettiğim her takıma seni transfer edip, müthiş oyununla kısa sürede taraftarın sevgilisi olmanı zevkle izliyordum.
Sonra adın Fenerbahçe ile anılmaya başladı.
"Yok canım bizim Alex mi, öyle bir futbolcunun Türkiye'de ne işi var? Hayatta gelmez" demiştim.
Geldin.
Bir Trabzonsporlu olarak rakiplerimizden birine gelmene ne kadar üzüldüğümü anlatamam. Yıllar boyunca Fenerbahçe maçlarını senin için izledim. Hep o bildiğim, çok yakın tanıdığım büyük futbolcunun mucizeler yarattığını keyifle izledim.
Taraflı tarafsız herkesin sevgisini, beğenisini kazanmış senin gibi bir futbolcuya bu şekilde davranılmasını kaldıramıyorum. Bu şekilde gönderilmeyi haketmedin. Sebep ne olursa olsun, haklılık payı dahi olsa, yöntem bu olmamalıydı. Seni efsane olarak tanımlayıp, heykelini diken taraftara karşı daha sorumlu olması gerekirdi yönetimin ve teknik direktörünün.
Sevgili Kaptan,
Gönül diler ki benim takımımın kaptanı olsan. Türkiye'de kalsan. Seni hala imkanımız varken biraz daha izlesek. Gönül işte.... İstiyor :)
Neresi olursa olsun, gittiğin yerde mutlululuklar dilerim. Başarılı olacağını geçmişte yaptıklarına bakarak zaten biliyorum.
Güle güle Kaptan, yolun açık olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder